Haseki Cad. No:20, Aksaray / Fatih / İstanbul

Obezite Cerrahisinin Riskleri Ve Komplikasyonları

Obezite Cerrahisinin Riskleri Nelerdir?

Mide cerrahisi ciddi bir prosedürdür. Obezite cerrahisi de, tüm diğer ciddi cerrahi girişimler gibi belli riskler taşır. Standart risk faktörlerini belirleyen  hastanın genel sağlık durumu, cerrahın deneyimi, ameliyat odasının kalitesi ve anestezi uzmanının tecrübesidir.

Ölüm Riski

Vakitsiz ölüm bariatrik vakaların yaklaşık binde 1ila 2.5'unda görülür. Bypass cerrahisinin komplikasyonları % 0.5-1 gibi bir ölüm oranına sahipken, mide kelepçesinde bu oran 1/2000'dir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, süpermorbid obezlerin yani 150-200 kiloluk hastaların da ortalamaya dahil olduğudur.Obezitenin cerrahi tedavisi sonrasında tecrübeli merkezlerde ölüm oranı 1000’de birler civarındadır. Kapalı safra kesesi ameliyatı sonrası ölüm oranı yaklaşık bu kadardır. Safra yollarından ameliyatsız taş çıkarma yöntemi olan ERCP’de ölüm oranı 100’de birdir; yani obezite ameliyatlarının 5 kat fazlasıdır. Koroner bypass ameliyatı sonrası ilk yılda ölüm oranı civarındadır yani obezite ameliyatından 50 kat daha risklidir. Çok sık uygulanan ameliyat gerektirmeyen, koroner damar stent uygulamasında, ölüm oranı yaklaşık olarak 1000’de 8 olarak bildirilmiştir (obezite cerrahisinin 4 katı).

Aşırı mobid obezlerde, çok ileri yaşlardaki kişilerde ameliyat riskleri artmaktadır ve 100’de 1-3 seviyesine kadar çıkmaktadır. Fakat, obezite hastaları eklem problemleri, kadın doğum ve kanser nedeniyle ameliyatlar geçirdiklerinde de riskler devam edecek hatta normal kilolulara göre artacaktır. Bunun dışında, uygulanan operasyon tipine göre değişen riskler de söz konusudur. Bu riskleri en aza indirebilmek adına alınması gereken birtakım önlemler söz konusudur. Bunun için; Tüm hastalar ameliyat öncesi dönemde EKG ve akciğer grafisi dahil tüm tetkikleri titizlikle yapıldıktan sonra özellikle endokrinoloji, kardiyoloji, ğöğüs hastalıkları (akciğer) uzmanının muayenesinden geçirilmelidirler .

Ayrıca hastalar 1-2 gün öncesinden hastaneye yatırılarak, kan sulandırıcı ve bağırsakların temizlenmesini sağlayıcı ilaçlar verilir. Hastanın yüksek tansiyonu ve kan şekeri yüksekliği varsa kontrol altına alınır. Bir gün öncesinden sıvı diyete alınır ve gece herhangi bir şey yemesi engellenir. Bu lavman yapılmasına gerek kalmadan bağırsakların temizlenmesi sağlar ve böylece enfeksiyon riskini en aza indirir.

Bu hastalarda görülebilecek olan en önemli komplikasyon olan ve toplardamarlarda kanın göllenip kalması sonucu oluşan pıhtının akciğer ve beyine gitmesi (emboli) riskini en aza indirmek amacıyla hastaya ameliyat öncesi özel kan sulandırıcı ama cerrahi işlem sırasında kanama riskini arttırmayan enjeksiyon şeklinde özel ilaçlar yapılır. Ayrıca hemen ameliyat öncesi bacaktaki toplardamarlarda kanın göllenmesi ve pıhtılaşmasını önlemek amacıyla tayt benzeri bir çorap giydirilir. Bu hastanın ameliyat sonrası ayağa kaldırılıp yürümesi sağlanıncaya kadar, bacaklarda kan akışını sağlar ve kanın göllenmesini önlemek üzere, bacaklara masaj yapar. Gene ameliyat sonrası akciğerlerin yeteri kadar açılamaması sonucu oluşan özellikle akciğerlerin alt bölümlerinde oluşan sönmeleri (atelektazi’yi) önlemek amacıyla sigara içen hastalarda en az 1 hafta öncesinden sigara bıraktırılır. Birtakım özel aparatlar ile hastaya derin soluma ve nefes verme egzersizleri de yaptırılır.

Ameliyat yapılırken hastada tansiyonun kontrol edilmesi için, kan basıncını ölçen tansiyon aleti ve kandaki oksijen doygunluğunu kontrol eden, oksijen ölçüm mili takılır. Kolundan açılan damar yolundan anestezi ve kas gevşetici ilaçların akışı sağlanır. Hastanın narkozun etkisine girmesinden sonra,  cerrahi uygulama sonrası ağızdan besin alıncaya kadar yeterli sıvı  ve besin maddelerini içeren özel serumların verilebilmesini sağlayan, merkezi toplar damar yoluna kataterler takılır. Bu ameliyattan sonra sıvı alımı başlayınca 3-4 gün içinde çıkarılır. Hastaya ameliyat başlangıcında idrar miktarını takip etmek amacıyla takılan  idrar sondası ve torbası, hastanın tuvalet ihtiyacını kendisi görünceye kadar takılı kalır.

Cerrahinin Riskleri ile Obezitenin Risklerinin Kıyaslanması:

Obezite hastalığının kendisi, cerrahi tedavinin riskinden çok daha tehlikelidir. Havayolu ile yolculuk etmekle karyoluyla yolculuk etmeyi karşılaştırdığımız gibi obezitenin kendisini ve obezite cerrahisini karşılaştıracak olursak tıpkı kara yoluyla yolculuğun riskinin havayoluyla olan yolculuğa göre çok daha fazla risk taşıması gibi Bariatrik cerrahlar ve Obezite uzmanları ciddi obezitenin bilinen riskleri ve hayati komplikasyonlarının bariatrik cerrahininkinden çok daha büyük olduğu konusunda hemfikirdirler. Bu gerekçeyle kar-zarar ilişikisi göz önünde bulundurularak cerrahiden yana tavır takınmak daha akılcı gibi gözükmektedir. Obezitenin cerrahi tedavisi uçak yolculuğu kadar emniyetli kabul edilirse, obez olarak sürdürülen yaşam karayolunda sürekli seyahat halinde olan ve her an kaza geçirme riski taşıyan araçların durumuna benzetilebilir. Ciddi riskleri olan obezite cerrahis obezite tedavisinde elbette en son tercih olarak kullanılmalıdır. Ancak bu aşamaya kadar herşeyi deneyen “Obezite hastalığı” mağdurları çoğu kez en akılcı tedaviler olan cerrahi yöntemlerden bu nedenle uzaklaştırılırlar. Oysa obez hastalar tıpkı deniz çekildikçe hareket yeteneği kısıtlanan deniz yıldızlarının durumuna dönerler ve tekrar emniyetli sulara ulaşmaları zorlaşır. Ya güneşte kuruyarak ölürler, ya da martılar onları kaparlar!  Bunların tekrar denize ulaştırılmaları gerekir. Ancak deniz yıldızlarını denize geri atarken çok dikkatli olmak gerekir; aksi takdirde yaralanmalarına sebep olunabilir. Kibarca tutulmalı ve yavaşça suya bırakılmalıdır.

Obezite Cerrahisinin Komplikasyonları Nelerdir?

Komplikasyon riskini azaltmak için hastalar diet ve egzersizle ilgili kılavuzları dikkatle takip etmelidir. Bu konuda destek grupları da önemli bir rol oynar.

Restriktif Cerrahinin Komplikasyonları:

Mide kelepçesi ve mide zımbalama gibi restriktif bariatrik cerrahinin postoperatif riskleri şunlardır:

Kusma Riski: Kısıtlayıcı bariatrik cerrahinin en sık görülen komplikasyonu olan kusma, küçük mide poşunun özellikle iyi çiğnenmemiş gıda parçaları ile doldurulması ve gerilmesi sonucu oluşur.

Fıtık Riski: Hastaların % 10-20'sinde görülen bu komplikasyonları düzeltmek için ikincil operasyonlara gerek duyulabilir. Fıtık ameliyattan sonra yaranın tam iyileşmeden hastanın öğürmesi ve kusması veya ıkınma nedeniyle zorlanması sonucu oluşabilir. Ancak Laparoskopik cerrahi fıtık riskini ciddi derecede azaltmıştır.

Diğer Sağlık Komplikasyonları: Cerrahiden sonra % 1 oranında bacaklarda kan pıhtısı oluşur, açık ameliyatlarda % 5 oranında insizyon alanında enfeksiyon gelişir, sleeve gastrektomide (tüp mide ameliyatında) stapler hattı açılabilir veya kaçak olabilir. Bunun sonucunda karın içi kirlenerek “sepsis” denilen durum oluşur.Mide kelepçesi ameliyatlarından sonra band kayması görülebilir, nadiren de skar dokusuna bağlı yapışıklıklar yüzünden barsak tıkanıklıkları oluşabilir. Yandaş komplikasyonlara ek olarak stoma darlıkları ve marjinal ülserler de sayılabilir.

Malabsorptif Cerrahinin Sağlık Riskleri

Roux-en-Y biliopankreatik gastrik bypass gibi emilimi engelleyici bariatrik operasyonların ameliyat sonrası riskleri şunlardır:

Dumping Sendromu Riski: Bu sendrom; midedeki gıdaların incebarsağa çok hızlı geçmesi sonucu görülür. Dumping sendromu hayatı tehdit eden bir risk olmasa da, bulantı, terleme, baygınlık hissi ve ishal gibi tipik belirtilere yol açması nedeniyle çok can sıkıcı bir durumdur.

Besin Eksiklikleri: Gastrik bypass onikiparmak barsağının ve değişken uzunlukta bir proksimal jejunum kısmının bypasslanması esasına dayandığından, hastalarda demir ve vitamin B12 eksikliği gelişmesi riski vardır. Birincil emilim yerleri duodenum ve jejunum olduğundan vitamin D ve kalsiyumun emiliminde de azalma olabilir. Bypass hastaları tipik olarak ömür boyu besin ve vitamin destekleri kullanmak zorundadırlar.

Diğer Bypass Cerrahisi Komplikasyonları: Bypass hastalarının % 10-20'si fıtık gibi komplikasyonların düzeltilmesi için ikincil müdahalelere gerek duyarlar. Bypass cerrahisi geçiren hastaların 1/3'den fazlasında safra taşları gelişir.